Rüzgârın Şarkısını Dinle
"Bazen düşünüyorum da, hiç kimseyi rahatsız etmeden yaşayıp gitmek ne kadar güzel olurdu. Bu yapılabilir mi sence?"
Okuduğum ilk Haruki Murakami kitabı olmasının yanı sıra, yazarın da ilk kitabı olan Rüzgârın Şarkısını Dinle, ilk olma hissiyatını birçok sayfasında hissettiren keyifli bir kitap.
Bana göre asıl keyfi; yazarın, yazarlığa başlama sürecine yer verdiği bölümden alıyorsunuz.
Murakami, dilde nasıl sadeleşmeye gittiğinden ve ona yöneltilen “çeviri yapar gibi kitap yazıyorsun” eleştirilerinden bahsederek bunların haklılığını da tartışıyor.
Akıcı ve bir o kadar da dağınık olduğunu düşündüğüm bu kitap, dinlenmek için bir çırpıda okunabilecek türden.
Dağınık diyorum, çünkü kurgusu nedeniyle üzerine çok düşünülmemiş gibi bir his yarattı bende, ancak bu hisse rağmen kitap bittikten sonra keyifli bir eser okumuşum gibi de dingindim.
Murakami'nin gerçekten kendine has bir kalemi var.
Kitapta, kahramanlar ve mekânlar pek değişmemekle birlikte Japonya'da üniversite okuyan başkahramanımız, sadece tatil zamanlarında arkadaşı Fare ile birlikte J'nin barında takılmaktadır. Kadınlarla ilişkilerinde pek iyi olmayan kahramanımızın geçmişte sevgilisi intihar etmiştir.
Bu kısacık romanda onu ve tabii ki sizleri nelerin beklediğinden daha fazla bahsetmek istemiyorum.
Kısacık diyorum, çünkü yazarın da kitapta belirttiği gibi, “Bu hikâye 8 Ağustos 1970 tarihinde başlıyor ve on sekiz gün sonra sona eriyor. Diğer bir deyişle, aynı yılın 26 Ağustos'unda”.