İstanbul
AÇIK
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Ortaya karışık: Devrik ve savruk

YAYINLAMA:
Ortaya karışık: Devrik ve savruk

Ne çuval mızrağı kabul etti içine, ne mızrak girebildi ucu sökülmüş, kenarları yeşil renkli naylon iplerle yamanmış, hoyratça kullanılıp bir kenara atılmış o eski çuvala.

“Ayışığını bile çaldılar,” diyordu biri. “Yoksa yılın bu vaktinde karanlık olur muydu hiç geceleri?”

Abartılı da olsa, bir şeylerin değiştiğine ve bu işte de birilerinin parmağı olduğuna inanıyoruz. Belki de sadece inanmak istiyoruz, ya da bütün kızgınlığımızı üzerimizden atmak için bir suçlu arıyoruz.

Ayağımız taşa çarpsa, ayağımıza sövemeyiz ya! Taşın da canı yok ki sövmekten anlayacak. Etrafta kim varsa, o an aklımızdan kim geçerse hedef olur nihayetinde, elbet ararız bir suçlanacak.

Suçlunun yanında yandaş, masumun yanında kardeş, zalimin yanında kalleş olur; kimse bir şekilde yalnız kalmaz. Yani üstlenilmeyen kabahatin zanlısı çoktur. Aslında, iyi şeylerin mutlaka sahibi bulunur da tam orta yerde duran kötüyü kimse yanına almaz.

Sevmediğimiz birçok şey başkaları tarafından beğenilir, bizim çöpe layık gördüklerimiz el üstünde tutulur, değerlenir. Kimisi başucunda bulundurur, kimi dalgasını geçer, geyik yapar eğlenir. Nihayetinde en azından bir âna eşlik eder, hasbelkader, keyfe keder, vesair...

Köşeyazıları yazmak, siyasete dair mevzuları eşelemek de bıçak sırtı bir durumdur, o kadar yumuşak bir girişten sonra asıl mevzuumuz da budur.

Ne tuhaf bir eylemdir yazmak. Konuşurken aklına gelmez, yazarken fikirlerin ve sözlerin bitmez tükenmez. Okundukları kadar değerlenen cümleler, sahiplenildikçe benimsenir ve içselleştirilirler.

İyiyi yazan yandaş olur, kötüyü yazan muhalif ya da anarşist. Eleştirilmeyen yazı yoktur, sırf sanat için yazılanları dahi mutlaka yerin dibine sokan olur.

O yüzden ben bu aralar, suya sabuna dokunmayan cümleler kuruyorum; sürrealist yazılarla bir nevi kendimi avutuyorum. Aslında hayata dair söyleyecek çok lafım, toplumsal fikirlerim de var benim. Bir fikrin her zaman bulunur karşı tarafı, kusursuz kitap bulamazsın dolaşsan da bin sarrafı.

Her yazı da kişiye has, yani özneldir kanımca. Okuyanın fikrine göre değişir anlam, metnin içeriğine tasvirler karışınca.

Çünkü herkesin zihninde canlanan birebir aynı değildir, yaşanan tecrübelerle sabitlenir kavramlar ve yaşanılan ânın bağlamına göre değişir manalar.

Toplumsal bir olayı yorumlamak, bulunduğunuz konuma göre değişir. Tok açın halinden anlamaz, zengin ise fakirin. Ortadaysanız memnunsunuzdur vaziyetinizden, zerresi bulaşmaz elinize siyasi gündemdeki tozun kirin. Konuşacak çok şey de yoktur gerçekte, çünkü bozulmasını istemezsiniz keyfinizin.

Velhasılıkelam, başlangıç yazıları belki de en zor olanıdır bu işin, söze nereden, nasıl gireceğini bilmek lazım ve ne zaman biteceğini akıp giden kelimelerle sergilemeye çalıştığınız nümayişin.

Güzel günlerde, mutlu anlarda yeniden görüşmek dileğiyle mevzuyu bitiriyorum burada, öyle okuyup geçmek olmaz, mümkünse aşağıya yorum yazın arada.

Yorumlar
A
ANKA 1 ay önce
Keyifle okudum
BEĞENME
0
CEVAPLA
Y
Yıldızz 1 ay önce
Mükemel
BEĞENME
0
CEVAPLA
Y
Yiğit 1 ay önce
❤️❤️
BEĞENME
0
CEVAPLA
K
Kelebek 🥳 1 ay önce
Mükemmeeelll
BEĞENME
0
CEVAPLA
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Muhteşem bir yazı olmuş tebrik ederim hocam ,
BEĞENME
0
CEVAPLA