Raskolnikov
hadi... hadi kalk gidelim raskolnikov
karanlık sokaklardan, kirli kalplerden, izbe meyhanelerden
ve birkaç kadehten geçip gidelim
kan sıçradı ikimizin de üzerine
kaç balta darbesi öldürür umutlarımızı?
kaçabilir miyiz kimseye görünmeden kendimizden?
sence nereye saklarlar hayallerimizi çalanlar?
ve bulabilirler mi içimize sakladığımız acılarımızı?
hangi karanlık düşüncelerden geçersek kurtuluruz
sinsi bir ajan gibi bizi takip eden bu kötü kaderden?
hem zaten bir tek o kaldı peşimizden gelen
çıkar mı karşıma dostoyevski gibi bir dost?
yazar mı beni de seni yazdığı gibi?
sence benimkisi yazılacak bir hayat mı ki?
hadi... hadi kalk gidelim raskolnikov
kesip kafamızdaki boş düşünceleri
akıtıp kurtulalım dudaklarımızdan boşalan anlamsız sözleri
kirlenmiş ruhumuzu yıkayıp yağmurlarda
atıp kurtulalım kendimizi hayat ırmağına
denize düşen yağmur damlası gibi
yitip gidelim kalabalıklarda
hadi artık gidelim raskolnikov
mahkûm olduğumuz kürekler bizi bekler
taş kırarız kıramadığımız duvarlara
yol yaparız bizi bekleyen yalnızlığımıza
hem zaten bekleyenimiz mi var sonya’dan başka