İstanbul
AÇIK
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Neydiney.com.tr Ne Var Ne Yok? Mehmet Ferah: 'Sürrealist yazılar yazmak beni çok eğlendiriyor'

Mehmet Ferah: 'Sürrealist yazılar yazmak beni çok eğlendiriyor'

Daha önce ‘Düş Vadisi’yle okuyuculardan büyük ilgi gören, 2022 yılında da romantik bir aşk öyküsüyle karşımıza çıkan Mehmet Ferah’la, günlük yaşamında ve sanatsal alanda şu sıralar neler yaptığını konuştuk.

Mehmet Ferah: 'Sürrealist yazılar yazmak beni çok eğlendiriyor'

NN: 2018 yılında yayımlanan ilk kitabın 'Düş Vadisi'nde edebiyatın hemen hemen bütün türlerini deniyorsun; klasik öykülerden modern anlatıya, aşk öykülerinden korku edebiyatına, ironik öykülerden bilimkurguya kadar çok geniş bir yelpazede yazıyorsun. Genelde okuyucuların bu anlatım ve üslup değişikliğine yaklaşımı nasıl oluyor?

Mehmet Ferah: Türleri her ne kadar birbirlerinden farklı ve üslubu değişik gibi görünse de her bir hikâyeyi aynı sadelik ve ahenkle anlatma gayretimin okuyucuda metne karşı bir aşinalık hissi uyandırdığını tahmin ediyorum. Korkuyu yaşarken tasvir edileni zihninde canlandıran okur, bilimkurgu ve distopik öykülerde de yazarın hissettiklerini anlayabiliyor diye umuyorum.

'Yakup'un Dağı benim için zor bir hikâyeydi'

NN: İlk kitabının ardından bu kez 'Yakup'un Dağı' isimli bir novella ile çıktın karşımıza. Hüzünlü bir aşk öyküsünün anlatıldığı 'Yakup'un Dağı' çok basit, klasik bir hikâye olduğu kadar, anlatım biçiminin şiirsel ve düşsel bir yapıda olması nedeniyle modern bir görünüme de sahip. Öncelikle okurlarının bu kitaba tepkisi nasıl? İkincisi, klasik bir hikâyeyi modern bir dille anlatmanın bir nedeni var mı?

M.F.: ‘Yakup'un Dağı’ benim için yıllardır yazılması gereken zor bir hikâyeydi. Bunu yazmanın zorluğu, hikâyenin kahramanlarının çok tanıdık, geçtiği mekânın da atalarımın yaşadığı ve benim de ömrümün bir kısmını geçirdiğim yer olmasından kaynaklanıyor. Büyük bir kısmının gerçekten yaşanmış olması ve hikâyede geçen olayların o dönemi yaşamış bazı insanların hâlâ hayatta olması, eleştirileri, ‘keşke’leri ve pişmanlıkları da ortaya çıkardı.

Anlatım şekline gelince; her ne kadar hüzünlü ve tepki duyulan bir olayı anlatsam da şiirsel bir sevdanın büyüklüğünün bu şekilde bir anlatımı hak ettiğini sanıyorum.

Aynı zamanda o yılların yaygın platonik sevdaları ve umutsuz beklentilerini yazmakla dönemin sosyolojik panoramasını da ortaya koymak istedim.

NN: 'Yakup'un Dağı' iki yıl önce yayımlanmıştı. O günden bugüne neler var tezgâhında? Neler yaptın, neler yazdın? Günlerin nasıl geçti ve şu anda nasıl geçiyor?

M.F.: Bir şirkette eğitim sorumlusuyum, yoğun olarak çalışıyorum ve bu sıralar uzun metinler yazacak kadar çok vaktim olmuyor, ama kısa da olsa yazmaya devam ediyorum elbette. Köşeyazıları, kısa hikâyeler, denemeler vs. yazıyorum bugünlerde.

‘Bir eser sadece sanal ortamlarda yer almamalı'

NN: Senin henüz yayımlamadığın kitapların olduğunu biliyoruz. Akıl hastanesinde geçen ‘Başrol Senin’ adında ironik bir roman, 'İnfazcı' adında bir bilimkurgu romanı ve bir de 'Boşlukta' adını verdiğin bir fantastik roman... Başka şeyler de var mıydı? Mevcut dosyalarını niye yayımlamıyorsun? Yayıma hazır olmadığını mı düşünüyorsun, yoksa kafanda başka bir plan mı var?

M.F.: ‘Yakup'un Dağı’ yayımlanmış ikinci kitap olsa da ondan önce yazılmış ama yayımlanması için zamanını bekleyen dört romanım daha var: ‘Perili Irmak’, ‘Boşlukta’, ‘İnfazcı’ ve ‘Başrol Senin’. Daha çok okunabilmelerini sağlamak için uygun şartların oluşması lazım.  Geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabilmek adına her üründe olduğu gibi kitabın da tanıtım ve dağıtımının iyi yapılması, değerinin kısa sürede anlaşılması için bir ihtiyaç. Bir eserin sadece sanal ortamlarda değil, kitabevlerinde de yerini alması, okuyucunun kolayca erişebileceği ve raflarda dokunarak inceleyebileceği somut bir halde bulunması gerekiyor.

‘Sürrealist yazılar yazmak çok eğlenceli’

NN: Şu günlerde kaleme alıp internette yayınladığın, epey şaşırtıcı kısa metinlerini nasıl yazdığını merak ediyoruz. Bu yazıları öncesinde kurguluyor musun, yoksa o an aklına ne gelirse onu mu yazıyorsun?

M.F.: Çoğunlukla sürrealist yazılar yazıyorum, eğlenceli oluyor benim için, rahatlatıyor yani. Ana tema belli olunca geriye sadece yazmak kalıyor ve cümleler kendiliğinden akıp gidiyor. Bazen deviriyorum cümleleri, bazen ünlemlerle sabitliyorum, manayı tırnak içine alıp orta yere tutturuyorum; oyun gibi geliyor bana. Anlayacağınız kurallarla çevrelenmiş dünyada özgür bırakıyorum kalemimi.

‘Boşlukta isimli romanım tamamlanmış durumda’

NN: Son olarak; önümüzdeki günlerde, yayımlamadığın kitapların haricinde yayımlamayı düşündüğün yeni bir kitap çalışman var mı?

M.F.: ‘Boşlukta’ romanımın okunmasını çok istiyorum, tamamlanmış ve yayımlanmaya hazır bir vaziyette; ama dediğim gibi ancak uygun zamanda, iyi bir yayıneviyle anlaşabilirsem gerçekleşebileceği düşüncesindeyim.

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Kalemini ve üslubunu beğendiğim yazarlardan biri ve diğer çıkacak olan kitaplarını dört gözle bekliyorum.
BEĞENME
0
CEVAPLA
S
Samsunlu 1 ay önce
Kitaplarını henüz okuma fırsatı bulamadım ama ara sıra internette yazılarına denk geliyorum. Samimi ve akıcı yazıyor. Hoş ve okurken keyif veren bir tarzı var, ilk fırsatta kitaplarını almaya çalışacağım.
BEĞENME
0
CEVAPLA
'Turgut Uyar şiirlerinin duygusunu kendime çok yakın buluyorum'

'Turgut Uyar şiirlerinin duygusunu kendime çok yakın buluyorum'