Turgut, sıradan bir işgününe uyanırken, mayonez fabrikasında çalışmanın en heyecan verici iş olmadığını biliyordu. Ama bugün bir şeyler farklıydı. Fabrikaya girdiği an, yerde bir mayonez kavanozu yuvarlanmaya başladı. Normalde yerçekimi kurallarına uygun hareket eden kavanozlar, bu sefer duvara tırmanıyordu.
"Ah, yine mi?" diye mırıldandı Turgut, çünkü son birkaç haftadır fabrikadaki mayonezler tuhaf davranıyordu. Ama bu sefer, kavanoz tırmanmakla kalmadı, duvardaki bir zaman portalını açtı. Evet, bildiğiniz zaman portalı.
Turgut, portala doğru adım attığında kendini 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda buldu.
Yanında bir dev, mor bir baykuş ve konuşan bir sandviç vardı. Sandviç, "Hoş geldin, zamanı mayonezle değiştiren kahraman," dedi.
Turgut, gözlerini kısarak, "Nasıl yani, bu zamanda da mayonez mi var?" diye sordu.
Baykuş, "Hayır, ama artık olacak. Çünkü sen getirdin," diye cevapladı.
Turgut bir anda kendini, tarih kitaplarında hiç yazmayan 'Büyük Mayonez Savaşı'nın ortasında buldu.
Tarihi savaşlarda atların üzerine mayonez sıkarak saldıran askerler, Turgut'a dönüp, "Yüce Mayonez Kahramanı!" diye bağırmaya başladılar.
Daha fazla anlamaya çalışmadan, elindeki kavanozu sallayarak düşmanı yendiğini fark etti.
Ve tam savaşın ortasında dev bir sandviç, "Teşekkürler, ama zaman yolculuğu sona erdi," diyerek Turgut’u tekrar fabrikaya gönderdi.
Fabrika her zamanki gibi sıradandı... ama duvarda hâlâ o portal duruyordu.